Hiç Lokanta olarak, 2018’in Nisan ayında, Urla’nın tarihi şehir merkezi olan Zafer Caddesi’nde (şimdiki adıyla “Sanat Sokağı”) kapılarımızı açtık. O döneme kadar tüm dikkatimizi Hiç Zeytin Ormanı’nı tanımaya, alanın tahsis ve zirai mücadele yatırımlarına ve öncelikli olarak Urla’nın köklü tarihi mirasına yakışır kalitede bir zeytinyağı markası yaratmaya ayırmıştık. Yola çıkarken hikayemizin bizi bir lokanta açmaya götüreceğinden pek de haberdar değildik.
İlerleyen zaman içerisinde Hiç Zeytinyağı marka bilinilirliği arttıkça Urla’da bir satış noktamız olması gerekliliği ortaya çıktı. Böylece; marka kurucu ortağımız, yüksek mimar ve tasarımcı Taha Elakdar’ın Urla’nın eski şehir merkezinde yıkılmak üzere olan taş binalara ikinci bir hayat verme projesi bizim markamızın vitrin noktası olma şeklinde evrildi.
160 yıllık tarihi taş binamız Urla’nın köklü tarihi boyunca şahit olduğu kültürel ve sosyal değişimlere şahitlik etmiş ve sokağın tam merkezinde konumlanan heybetli bir binaydı. Tavanı ve zemin katı olmayan bu yaşlı ama güzel binayı eski heybetine kavuşturmak için 4 yıl sürecek olan bir restorasyon çalışmasına Ahmed Taha Elakdar yönetiminde DiStudio Mimarlık ofisinin donanımlı ekibi ile başladık. Mekanın içerisinde kullanılan her mobilya ve aksesuar lokanta şantiyesinde özel olarak tasarlanarak üretildi. Masalar, aydınlatma sistemleri, merdivenler, bar, masa üzeri aksesuarlar ve tabii ki ‘Hiç Seramik Koleksiyonu’ lokantanın kuruluşuyla doğmuş oldu. Ve ailemize kendi seramik atölyemizde ürettiğimiz masa üzeri aksesurlarla “Hiç Seramik” markası da dahil oldu.
Tarihi bina tescili olan Hiç Lokanta yıllar içerisinde önce Urla’nın kuru üzüm deposu, sonrasında kahvehane, atari salonu, kışlık sinema salonu, gelinlik dukkanı, hayvan damı olarak kullanılmış olup, Urlalıların her birinin hayatının bir köşesinde mutlaka iz bırakmış. Yıllar içerisinde çeşit çeşit fonksiyon ve şekil değişimi sonucunda artık kullanılamaz yıkık bir hal alan binamızın ilk halinin kalıntılarını tespit etmek ve onları uzman ekiplerce yerine koymak uzun ve detaylı bir araştırma ve uygulama projesi gerektirdi. 4 yıl süren bu proje sonunda sokağımızın tam merkezinde yeni bir soluk getirerek Hiç Lokanta binası olarak yeni hayatına başladı.
Başta ürünlerimizi sergileyebileceğimiz bir satış noktası olarak planladığımız projemiz devam ederken bizim de ormana bakışımız ve bölgenin değerlerine, gastronomik servetine olan algımız da gelişiyordu. Ormanın tabağa yansıtılacağı ve ilhamını bölgemizin gastronomi zenginliğinden alan bir “Yeni Urla Mutfağı” kurgusu zamanla kafamızda ve kalbimizde netleşti.
Urla; sahilinde bulunan balık restoranları, şaraphaneleri ve bağ yolu, meşhur esnaf lokantaları ile her zaman tercih edilen bir lezzet durağı oldu. Beğendik Abi, Özbek Balık Lokantası, Şafak Lokantası, Yengeç Restoran, Katmerci Kahvaltıcılar, İrmik Hanım Pastanesi, Uzbaş Şarapcılık, Urlice eskiden beri bilinen ve sevilen adreslerimiz.
Kasabamızda sıcak ve samimi bir restoran atmosferinde yerel mutfağı yeni ve farklı bir yaklaşımla deneyimleyebileceğimiz bir mekanın olmaması Hiç Lokanta’nın bu alanda bir ilk olmasını doğurdu. Bu bağlamda; 2018 yılında açılışımızdan beri bölgemizi gastronomi platformlarında öncü konuma getiren birçok diğer markanın oluşumunu destekleyen bir oluşum olmamız bizi çok sevindiriyor.
Kuruluşumuzdan bu yana bazı temel prensiplerle yola çıktık ve bunlardan asla taviz vermeyerek daima kendimizi geliştirmek için araştırmayı temel ilkemiz olarak benimsedik.
Bizi biz yapan prensiplerimiz ise şöyle:
Hiç lokanta; yenilebilir orman prensibiyle, Organik Hiç Zeytin Ormanı’ndan ürettiğimiz tüm ürünlerle hazırlanan, yerel tatların yalın yöntemlerle “Yeni Urla Mutfağı’ adı altında en son teknolojik donanımla yorumlandığı bir lokantadır. Bölgemizin mevsimsel, gastronomi zenginliğini doğadan toplayarak sofraya taşırken, sürekli araştırıp geliştiriyoruz. Biz süslemesiz en iyi ve en taze malzemeyle adil fiyat performans ilişkisini gözeterek “zeytinyağı” odağında şarküteriden ekmeğe tüm ürünleri kendi üreten bir mutfağız.
- Coğrafya kültürdür, coğrafyanın zenginliği mutfak kültürünün en büyük besin kaynağıdır. Globalleşen dünyada tekdüzeleşen ve azalan gıda çeşitliliğimize farklı bir yaklaşım ile sürdürülebilir çözümler üreten bir bakış açısı ile tabaklarımızı yorumluyoruz. Bu bağlamda; Ormandan tabağa – günlük doğadan toplama hammaddeyi işlemek. Yenilebilen bitki envanterini bölgemiz adına sürdürülebilir olarak genişletmek ve mutfak kültürüne katkıda bulunmak en önemli misyonumuz.
- Doğadan Toplama ürünlerimizi tedarik ettiğimiz yer olan Hiç Zeytin Ormanı; 2400 dönüm, 60.000 zeytin ağacı, 46 km yol ağı, 11 km çit ile sınırlı, 8000 Delice zeytin ağacı, 30 farklı yenilebilir aromatik tıbbi bitki, arılar, keklikler ve yaban domuzlarından oluşan doğal bir vaha. Merkezden sadece 20 dakika mesafede olan Bademler Köyü’nde bulunan ilçemizin en büyük Organik sertifikalı tarımsal alanı. İlhammızı ve mutfağımızın tüm malzemelerini buradan sağlıyor olmamız en önemli farkımız.
- Katkısız, işlenmemiş, iyi ve temiz gıda tüketmek.
- Yereli Desteklemek
- Sıfır Atık bir Mutfak olmayı hedeflemek
- Üreten Mutfak olmak: Zeytinyağı öncelikli olarak ketçap, ekmek, sirke, yoğurt tüm şarküteri ürünleri (sosis, pastırma ve kuru etler), bütün soslar, meyve suları hepsini kendimiz üretiyoruz.
- Urla’nın yerel mutfak kültüründen ilham alan zeytinyağı odaklı bir mutfak olmak.
- Ülkemizin ilk zeytinyağı eşleşmeli tadım menüsüne sahip menüsü
- Urla mutfağının uluslararası gastronomik standartta bir lezzet deneyimine dönüştüğü menüyü mevsimsel olarak tasarlamak.
- Mikrodalgasız mutfak (yemekler ısıtılarak servis edilmez. Taze ve anlık yaratılır.)
- Cımbızsız Mutfak: Comfort Food, Bistronomy olarak da tanımlanan bir mutfak yaklaşımını benimsiyoruz. Yemek amaç değil araçtır, en iyi, taze malzemeden süslemesiz, adil bir fiyat kalite ilişkisi içerisinde dekorsuz tabaklar sunarız.